Nişantaşı adını, padişahların atış talimi yaptıktan sonra iyi atışlarını işaretlemek üzere diktirdikleri anıt taşlardan alır. Osmanlı'da ilk Nizam-ı Cedid'in kurulduğu zamanlarda ordunun atış talimi yaptığı alandır. Bu talimler sırasında padişahın namaz kılıp dinlenebilmesi için yapılan ahşap mescit, bugünkü Teşvikiye Camii'nin temeli olup, Nişantaşı'nda yapılan ilk bina olma özelliğine sahiptir. Bahçesinde 1790-91 yıllarında III. Selim tarafından dikilen ilk nişantaşı bulunmaktadır.

  1. yüzyıl başlarına kadar atış talimlerinin yapıldığı ormanlık olan semt, sarayın Dolmabahçe ve Yıldız Saraylarına taşınmasıyla birlikte, hanedan üyeleri ve ileri gelen devlet görevlilerinin bölgeye yerleşmesiyle beraber önem kazanmıştır.

1856 baharında Sultan Abdülmecid’in Mehmet Reşat, Kemalettin ve Süleyman’ın sünnet düğünleri için tamamen boş bir alan olan Nişantaşı, Teşvikiye ve Topağacı seçilir. Bu alanlara binlerce İran ve İzmir halısı serilir, üzerlerine yüzlerce çadır kurulur. Gece eğlenceleri için on binlerce mumla aydınlatılır. Sultan Abdülmecid bu ferah ve havadar alanı pek sever. O kadar ki, bölgede bir yerleşim kurulması isteğini bugün biri Teşvikiye ve Valikonağı caddelerinin kesiştiği yerde, diğeri Teşvikiye Karakolu'nun bahçesinde bulunan iki kitabe ile belirtmiştir.

Bu kitabelerde "ESER-İ AVATIF-I MECİDİYYE, MAHALLE-İ CEDİDE-İ TEŞVİKİYYE" yazmaktadır. Yani "Abdülmecid’in karşılıksız iyilikseverliğinin eseri olan Teşvikiye Mahallesi" anlamına gelmektedir. Adı sultan tarafından konmuş ve yerleşimi teşvik edilmiş bir semttir.

Ticaret merkezinin Pera’ya kaydığı dönemde Pera’ya yakınlığından dolayı semt, hızla İstanbul’un en gelişmiş ve gözde mahallelerinden biri haline gelmiştir. Caddeler hızla konaklar ve 3-5 katlı lüks apartmanlarla dolmuştur. Bu konaklardan bir tanesi, Portakaloğlu isimli Rum tüccar ailesine aitti. Konak, ailenin 1922’de Yunanistan’a göçmesiyle hazineye geçmiş, bir süre Polonya Konsolosluğu olarak kullanılmış; 1977’de Vali Konağı yapılmak üzere Özel İdareye devredilmiştir. O günden beri Vali Konağı olarak hizmet veren konak, önündeki caddeye de ismini vermiştir.

Teşvikiye’deki Halil Rıfat Paşa Konağı 1940’larda yıktırılmış; önce Terakki Lisesi olmuş, daha sonra yıktırılarak günümüzün gözde AVM’lerinden biri haline getirilmiştir.

İstanbul’un nezih mahallelerinden Maçka semti, Nişantaşı-Teşvikiye hattının ucunda, Dolmabahçe'nin üst kısmına gelen tepededir. İsminin nereden geldiği hakkında bilgiler azdır. Gerçek önemini Cumhuriyet döneminde kazanan Maçka isminin, Rumca’daki “Matsouka”dan geldiği iddia edilmiştir. Semavi Eyice’nin aktardığı ikinci iddia ise, buradaki nişantaşları ile ilgili olan “Maçugah - Nişangah” kelimesinden geldiği yönündedir.

Semtin ortasında Maçka Karakolhanesi ve Silahhanesi vardır. Bu büyük binalar, Sultan Abdülaziz tarafından Simon ve Sarkis Balyan’a yaptırılmıştır. Bugün bu büyük ve görkemli binalar, İTÜ Kimya, Maden ve Metalurji Fakülteleri olarak kullanılmaktadır.

Bu binaların hemen aşağısında, son devir Osmanlı devlet büyüklerinin gömüldüğü bir mezarlık vardır. Maçka Mezarlığı'nın alt kısmında bulunan araziye Taşlık adı verilmiştir. Burası Kanuni Sultan Süleyman zamanında vakfedilmiş ve buraya bir cami yapılmıştır. Daha sonra yıkılıp yok olan caminin yerine Sultan Abdülaziz döneminde bir cami yapılması için çalışmalara başlanmış; zamanın Vakıflar İdaresi tarafından buraya caminin yapımında kullanılmak üzere taş ve mermerler getirilmiştir. Ancak caminin yapımına başlandığı sırada Sultan Abdülaziz’in hükümdarlıktan düşürülmesiyle cami yapımı yarım kalmıştır. Böylece uzun süre atıl kalan taşlardan dolayı buranın adı “Taşlık” olarak kalmıştır.

1939-40 yıllarında yapılan imar hareketleri sırasında buradaki taşlar, Şişli Camii'nin yapımında kullanılmıştır. Eski ismiyle Spor Caddesi, şimdiki Süleyman Seba Caddesi’nde Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide Sultan Çeşmesi görülebilir. 1984 yılında bir bombalı saldırı sırasında çeşme oldukça hasar görmüş ve 1985’te TBMM Milli Saraylar Dairesi tarafından onarılarak günümüzdeki halini almıştır.

Cumhuriyet döneminde de İstanbul’un en önemli bölgelerinden biri olan Nişantaşı’nda, kaldırıldığı 1961 yılına kadar tramvaylar uzun süre başlıca toplu taşıma aracı olmuştur.

Çarpık kentleşme sürecinde, şık konak ve apartmanların birkaç cadde ilerisinde kurulan, evlerin ve bahçelerin etrafını tenekelerle kapatmaları sebebiyle bu bölgeye “Tenekeciler Mahallesi” adı verilmiştir.

1970’lerde İstiklal Caddesi’nin eski niteliğini kaybetmeye başlamasıyla, ünlü mağazalar Nişantaşı’nda yoğunlaşmaya başlamıştır.

Bugün de Nişantaşı, gerek alışveriş gerekse sosyal hayatın renkliliği açısından İstanbulluların ve turistlerin ilgisini görür. Tamamen yeni siteler ve binalarla çevrilmiş diğer elit semtlerden farklı olarak, dünyaca ünlü markalara ve mağazalara ev sahipliği yapan Osmanlı ve Cumhuriyet döneminden kalan binalarında alışverişle başlayan yolculuğa; akşamüstleri kafelerde, akşamları restoranlarda ve barlarda, gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam edebilirsiniz.