Merhabalar sevgili Göktürk Dergisi okuyucuları; Geçtiğimiz iki sayıda yazımın 1. ve 2. bölümlerini kaleme almıştım 1. ve 2. Bölümlerini “gokturkdergisi.com/profil/53/yilmaz-tas” web adresinden okuyabilirsiniz. Gelelim yazımın son bölümüne;

Salgın bu sefer 1893’de Hasköy’de tekrar ortaya çıktı ve büyük bir hızla şehre yayıldı. Osmanlı Devleti Pasteur Enstütüsü’nden Pasteur’ün öğrencisi Dr. Andre Chantemesse’i davet etti. Doktorun önerisi ile salgın zamanları alınacak tedbirleri belirlemek üzere Tedabir-i Sıhhiye Komisyonu (Sağlık Tedbirleri Komisyonu) kuruldu. Ayrıca Avusturya’dan davet edilen Dr.Karlinski’den şehrin içme sularının incelenmesi istendi. Kanalizasyonlari su bentlerine karışan Belgrat, Kömürcü ve Bağçecik köyleri istimlak edildi. Kısa sürede Gedikpaşa, Üsküdar ve Tophane’de üç Tebhirhane (Dezenfeksiyon İstasyonu) inşa edildi. Buradaki görevliler tarafından kolera görülen evlerden alınan eşyalar Tebhirhane’ye getirilip etüv makinesinde basınçlı su buharı ile dezenfekte ediliyordu. Tebhirhane’ler teknik olarak “Bulaşık ve Temiz” olarak adlandırılan iki bölümden oluşmaktadır. Bulaşık bölümünden etüv makinesine konulan eşya 110 derecelik buhara tutularak dezenfekte edilir ve duvarın diğer tarafındaki kapağından Temiz bölümüne alınarak sahibine teslim edilir. İlk kurulan tebhirhane olma özelliğine sahip olan Gedikpaşa tebhirhanesi ilk bir yılda 89970 mekânın, 182631 parça eşyasını dezenfekte etmiştir. 1893 salgınında Cerrahpaşa’daki Takiyüddin Paşa Konağının satın alınıp geçici hastaneye çevrilmesi ve daha sonra inşa edilen bina ve barakalarla bugünkü “Cerrahpaşa Hastanesi”nin temelleri atılmış oldu.

1911’deki Trablusgarp, 1912-1913’deki Balkan Savaşları ve hemen akabinde başlayan I.Dünya Savaşı sırasında yorgun düşen orduda hijyenin sağlanamaması, sağlık hizmetlerinin yetersizliği yüzünden Çatalca’ya çekilen birliklerde başlayan salgın, sevk edilen çoğu koleralı erlerle İstanbul’a ulaştı. Bunlarla beraber bu mevkiden akın akın gelen göçmenlerle İstanbul’un heryerine bulaştı. Boğaziçi’ndeki büyük oteller, yalılar ve bazı okullar hastaneye dönüştürüldü. Başta Sultanahmet, Ayasofya ve Şehzadebaşı camileri olmak üzere tüm camiler ibadete kapatılarak hastaneye dönüştürüldü. Sadece Ayasofya’da bile ölüm sayısı günlük 500’lere kadar çıktı. Salgın üç ay içinde kontrol altına alındıysa bile çoğu asker 10 bin kişi hayatını kaybetti.


Dezenfeksiyon Memurları Pulverizatörleri ile

Bu tarihlerden sonra salgın hastalıklar dünya geneliyle beraber İstanbul’da da hız kesti. Ta ki 1970 yılına kadar. 1970 yaz aylarında Sağmalcılar semtinde gerek Mimar Sinan’dan kalma temiz su kanallarına yanlışlıkla pis su kanallarının bağlanması, gerekse Muratpaşa mahallesindeki su deposunun uzunca bir süre dezenfekte edilmemesi sebebi ile birlikte bu suların çeşmelerden akması sonucu ( o zamanlar da çeşmelerden suyu kana kana içerdik ) büyük bir kolera salgını yaşandı. Sağmalcılar ve Esenler karantinaya alındı. Sağmalcılar Cezaevi hastanesi de dahil bölgedeki tüm hastaneler karantina hastanesi ilan edildi. Alınan önlemlerin sıkı tutulması ile salgın Sağmalcılar dışına fazla taşmadan önlendi. Dönemin Sağlık Bakanlığı, ülkeye uluslar arası karantina önlemlerinin uygulanmaması amacıyla hastalığın kolera değilde koleranın hafifi olan “Para-Kolera” olduğu açıklaması yapıldı. Toplamda 1500 kişiye bulaşan hastalık 54 kişinin ölümüne sebep oldu. Salgın geçtikten sonra 1978’de Sağmalcılar semtinin adı kolera ile hatırlanıyor gerekçesi ile “Bayrampaşa” olarak değiştirildi.


Etüv Makinası

İstanbul veba ve kolera dışında ara ara frengi, sıtma, verem ve cüzzamlada mücadele etti.
Bu salgınlar hem ufak çaplı olmuşlar, hem de kısa sürede tedavileri bulunmuşlardır.

İnsanoğlu tarih boyunca salgın hastalıklarla mücadele etti. Pek çoğunun tedavisi bulundu. Ancak her ne kadar tıp ve teknoloji gelişse de her daim yenileri çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Yakın tarihlerde çıkan Aids, Sars, Mars, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Domuz gribi, Kuş gribi gibi salgın hastalıklarla mücadele edildi. Tam bitti derken Covid 19 yani Corona salgını baş gösterdi ve bütün dünyaya yayıldı. Dünyada yaşayan canlılar içinde birtek insanoğlu evlerine kapanıp karantina süreci geçirdi. Pek çok insan bu salgından dolayı vefat etti. Ekonomiler altüst oldu. Maskesiz ve dezenfektansız hiçbir yere çıkamaz olduk. Gerek kişisel gerekse toplumsal hijyenin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Bilim insanları bu salgına da çare bulacak ve salgın sıradan bir gribe dönecektir elbette ancak yeni salgın veya salgınların ortaya çıkmayacağının garantisi de yoktur.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner23

banner24