Gazeteci Olmasaydım Tenis Şampiyonu Olmak İsterdim - İsmail Küçükkaya Röportajı

Geçtiğimiz günlerde Göktürk Dergisi tarafından düzenlenen “Yılın Enleri Ödül Töreninde” “Yılın En İyi Sabah Programı” seçilen “Çalar Saat” adlı programın sunucusu İsmail Küçükkaya ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

06 Nisan 2020 Pazartesi 12:20
1346 Okunma
Gazeteci Olmasaydım Tenis Şampiyonu Olmak İsterdim - İsmail Küçükkaya Röportajı

Geçtiğimiz günlerde Göktürk Dergisi tarafından düzenlenen “Yılın Enleri Ödül Töreninde”

“Yılın En İyi Sabah Programı” seçilen “Çalar Saat” adlı programın sunucusu İsmail Küçükkaya ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

İsmail Küçükkaya “Çalar Saat” programına nasıl hazırlanıyor?

Gerçekten çok yoğun efor ve emek istiyor. Ben ve ekip arkadaşlarım bu konuda çok yoğun çaba sarf ediyoruz. Sizinle röportajı yaptığımız saat 10.15, benim programım 10.00’da bitiyor. Normal günlerde benim programdan çıkıp, gidip bir saat uyumam gerekiyor. Çünkü saat 04.00’te kalktığımız ve yoğun bir tempo geçirdiğimiz için çok yoruluyoruz. Genel olarak bir saat uyurum sonra uyanıp önce kahvaltı, sonrasında spor yapıyorum. Öğleden sonra başlıyor bizim maraton. Saat 15.00 civarında ertesi gün hazırlıklarına başlıyoruz. Evden hazırlıklarımı yapıyorum, ekip arkadaşlarıma da mail atıyorum. Ertesi günün yol haritası belirlenmiş oluyor. Akşam ana haberimizi izliyoruz. Fox ana haberden de akışımıza uygun bazı haberleri de seçiyoruz. Daha sonra yeniden yorumlayabilecek şekilde gazetelerin manşetleriyle seçmelerimizi yapıyoruz. Bu arada da en son okumalarımı yapıyorum; şiir, edebiyat, kitap seçmelerimi ve müzik seçmelerimi yapıyorum. Ertesi gün ekibim benden de önce geliyor. Onlar hazırlıklarını yapıyorlar, ben geldiğim zaman da gecenin sıcak gelişmelerini alıyorum ve gazeteleri okuyarak gazete manşetlerini seçiyorum.

Gazetecilikten televizyonculuğa geçiş sürecinizden bahsedebilir misiniz?

Gazeteciliğe Hürriyet Gazetesinde 1992’de başladım. Orada 2 yıl çalıştıktan sonra Sabah Gazetesine girdim, Sabah Gazetesinden Star Gazetesine, oradan da 2000 yılında Akşam Gazetesine geçtim. Akşam Gazetesinde 5 yıl hem Ankara temsilciliği yaptım hem de gazetenin genel yayın yönetmenliği yaptım. Dolayısıyla bir haberci, bir gazeteci deneyimim vardı. Televizyoncu değildim fakat 2013 yılında Doğan Şentürk’ün beni televizyona teşvik etmesi ve yönlendirmesiyle 7 yıl önce televizyon maceram başlamış oldu.

İsmail Küçükkaya gazeteci olmasaydı ne iş yapardı?

Avukat olabilirdim. Birde fantezi olarak beni en çok etkileyen ses Tenis turnuvalarını kazandıktan sonra şampiyonların seyirciyle kurdukları diyalog ve Nobel veya Oscar törenlerini kazandıktan sonra yapılan konuşmalar. Ama gazeteci olmasam bir tenis şampiyonu olmak isterdim.

Kendinizi gazetecilik yaparken özgür hissediyor musunuz?

Tam olarak özgür hissediyorum. Bunu da hem kendi ruhuma, bağımsızlık yanlısı karakterime hem de kanalımın ve haber merkezimizin bize sunmuş olduğu özgürlüğe borçluyum. Biz tam olarak editöryal özgürlüğe sahibiz.

Televizyonculuk ve gazetecilik kimliğinizi bir yana bıraktığımızda İsmail Küçükkaya dışarda nasıl biri?

Göründüğüm gibiyim. Benim yayınım klasik bir haber programı gibi olmadı. 7 yıl önce başladığımda mevcut kalıplarla hareket etmedim. Ben tamamen kendime özgü bir program formatı geliştirdim. Kendim nasılsam, bu programda yansıttığım gibiyim. Kitap okuyan, çiçek seven, şiir okuyan, spor yapmaktan hoşlanan, maçlara giden, müzik tutkunu her hafta mutlaka bir konsere gitmeye çalışan, birde ailesine ve kardeşlerine düşkün birisiyim.

‘Korkma’ ve ‘Biraz Cesaret’ adlı kitaplarınızda özellikle isim bazlı herhangi bir mesaj vermek istediniz mi?

Ben böyle bir mesaj vermek istedim. Bir yere gittiğim zaman en çok karşılaştığım cümle şu; “Korkmuyor musunuz?”. Ben de dedim ki bir insanım, ülkemde ki hakim iklimi biliyor ve görüyorum. Tabi ki benim kaygılarım var, çekincelerim var, yer yer korkularım var. Ama kaygısı, çekincesi ve korkusu var diye yapması gerekenden vazgeçecek bir karakterde değilim, işimi yapıyorum. İşimin cesaret istediğini de düşünmüyorum. Çünkü hukukun içindeyim. RTÜK mevzuatlarına uyan birisiyim. Anayasaya çok bağlı, Vatandaşlık yükümlülüklerini yerine getiren birisiyim ve özgürce gazetecilik yapıyorum. Bu bence Türkiye’nin bir zenginliği.

Yeni bir projeniz ya da tekrar kitap yazmayı düşünüyor musunuz?

Çok teklif geldi asında hala da geliyor. Fakat doğrusunu söylemek gerekirse kitap yazacak bir vakit ve konsantrasyonum yok. Çünkü bütün benliğimle, bütün hücrelerimle işime odaklanıyorum ve işimi çok seviyorum. İş çok başarılı oldu, fakat bundan şımaracak değilim, bu sorumluluklarımı arttırdı. Ülkeme dair sorumluluklarım var. Dolayısıyla bu işi daha iyi yapmak ve bu işi yıllarca yapabilmek istiyorum. Çok ilerde yaşlandığım zaman, kitaplar yazmak istiyorum. Ama o kitaplar edebiyat kitapları olacak.

Beni ödüle layık gördüğünüz için Göktürk Dergisine teşekkür ediyorum. Akşam 21.00’de yatıp sabah 04.00’te kalktığım için çok istemiş olmama rağmen ödül törenine katılamadım, tekrardan sizlere teşekkür ediyorum.

Röportaj: Ayşe Şengüneş

Göktürk Dergisi

Son Güncelleme: 06.04.2020 12:41
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner23

banner24