Herkese merhaba,
İkinci yazım ile sizlerle yaz aylarında tekrar buluşmak heyecan verici ve oldukça keyifli

Sizlerle bu defa İstanbul’da tatlı bir gezintiye çıkalım istedim. Nerede mi? Şöyle ipucu vereyim; gezintimize başladığımızda karşımıza, rengarenk kapıların, parke taşlı dar ve dik yokuşların, bir kısmı yenilenmiş bir kısmı korumaya alınmış cumbalı evlerin, bir çok dine ait ibadethanelerin, mezatların ve tarihi restoranların yer aldığı
anlatmaktan ziyade yaşanması gereken İstanbul’un en fotojenik semtinden bahsediyorum. Bence tahmin ettiniz

Sokaklarında kaybolduğumuzda elimizde telefon ya da fotoğraf makinası ile hepimizin adeta kendini birer fotoğraf üstadı sanmasına sebep olan eşsiz güzellikte ki tarihi dokusuyla BALAT…



Üç büyük din (Müslümanlık, Hristiyanlık ve Yahudilik) bu semtte yüzyıllarca bir arada yaşamış. Muhtemel ki bu sebeple hem mimari de hem de semtin dokusunda müthiş pozitif ve insanı sarıp sarmalayan bir enerji var. Beyoğlu’nun gözden düşmesi ile Balat fark edilir ve tercih edilir bir gezme noktası oldu ve tercihlerin yoğunluğu sonucu birbirinden şahane konsept Kafeler, vintage mağazalar, atölyeler semtin dokusuna canlılık ve hareket kattı.



Ben yeme içmeyi seven biri olarak gezimize kahvaltı ile başlamak istedim. Buraların bana göre en orijinal mekanı PERİSPERİ’de. Aile yadigarı antikalarla döşeli bir ev düşünün, bu evin mutfağında hazırlanan nefis kahvaltıyı antika masalarda sunulan, antika tabak-çatal-bıçaklar eşliğinde yiyiyoruz.. Kahvaltı sonrası FENER RUM PATRİKHANESİ’ne geçiyoruz. Burası 1600’lerden beri hizmet veren Ortodoks Rumları’nın en kutsal mekanıdır. İçinde Patrik’in makamı, Aya Yorgi Kilisesi, Kütüphane ve resmi bölümler yer almaktadır. İçinde ki muhteşem ahşap oymaları yakından incelenmeli, çünkü bu eserleri 2 usta 40 yılda yapmış. Patrikhane’den çıkınca Balat dendiğinde eminim hepimizin aklına ilk gelen görüntünün sahibine gidiyoruz. En tepede konumlanmış tüm Balat’ ı kanatları altına alan kırmızı ateş tuğlalarından yapılmış olanca görkemi ile merak uyandıran ve artık sadece 40 öğrencisi olan FENER RUM LİSESİ. Ziyarete açık olmasa da, o daracık ve dik yokuşu tırmanıp yanına kadar gitmek, eşsiz mimarisine şahitlik etmek ve bir fotoğraf çekmek gerek. Belki biraz yorulduk ama lisenin hemen arkasında yer alan MOĞOLLARIN MERYEMİ KİLİSESİ (diğer adı Kanlı Kilise) yi de gördükten sonra bir çay molası verelim.

7. Yüzyıldan beri kilise olarak kullanılan bu bina Fetih’ten sonra Fatih Sultan Mehmet fermanı ile Camiye dönüştürülmeyen tek kubbeli yapıdır. Şimdi rengarenk merdivenlerden biraz aşağıya inelim. Duvarlarda eski Türk filmleri afişlerini incelerken fonda çalan 45’ likler bizi çocukluğumuza götürüyorsa bulunduğumuz yer İNCİR AĞACI KAHVESİ’nden başka bir yer değildir. E hadi bir çay içelim bu sıcacık atmosferde. İncirli keki ve gözlemesi de biraz meşhurmuş, benden söylemesi. Çayımızı yudumlayıp (belki bir masum dilim kek de yemiş olabiliriz) enerjimizi depoladığımıza gore şimdi biraz sokaklarda kaybolalım ne dersiniz? Birbirine yapışık nizamda rengarenk evlerin olduğu KİREMİT CADDESİ’ne geçiyoruz. Burada eminim ki çokça fotoğraf çekeğiz. Aramızda kalsın saat 12’ye kadar burada fotoğraf adına ışık bir harika ve semtin fotoğrafa alışık kedileri de kadrajlarımıza destek olacak gibi. Sanırım artık acıktık. Çünkü Balat’ta gezmek demek minimum 12.000 adım atmak demek. O halde semtin en iyi mekanlarından FORNO’ya geçiyoruz. Forno’nun taş fırında pişen lahmacun ve pizzaları enfestir. Çok minnak bir mekandır ve yer bulmak genelde zordur. Ama bizi taş fırında pizza keyfinden hiç bir yoğunluk alıkoyamaz.

Hakkıyla pizzamızı yediğimize gore tekrar Balat sokaklarına kendimizi atma vakti geldi. Adını iki yanında ki merdivenlerden alan MERDİVENLİ YOKUŞ’a geçiyoruz. Fotoğraflarda gördüğünüz her biri asırlık, sıra sıra cumbalı evlerden oluşan bu sokak semtin mimari kimliğini yaşatıyor. 4 mevsim fotoğrafçıların ilgi odağı olan bu sokakta ki evleri hayranlıkla inceleyip bolca fotoğraf çektikten sonra önünde ki 65 basamağı tırmanarak nefis Haliç manzarasına eşlik edeceğiz. Gözümüz gönlümüz açıldığına gore artık tarihi çok özel bir binayı daha ziyaret ederek yavaş yavaş gezimizin sonuna doğru yol alalım istiyorum. Rotamız YUVAKİMYON RUM KIZ LİSESİ. Pera’da Rum kızlar için, pahalı ve mesafesi uzak okullara alternatif olması için 1882 de iki patriğin ortak çalışması ile açılan, 1900 lü yıllarda öğrenci sayısı bir hayli fazla olan okul 1988 yılında öğrencisi olmadığı için kapatılmıştır.

Eski ve dökük duvarları, aşınmış merdivenleri ile doğal fon olan bu bina bu günlerde çeşitli sergi ve sanatsal aktivitelere ev sahipliği yapmaktadır. Geldik gezimizin son durağına, BULGAR KİLİSESİ(Demir Kilise). 1898 de Ermeni bir mimar tarafından tamamı demirden dökülüp, sonrasında birleştirilerek Haliç kıyısına kurulan bu kilise 2018 de restorasyon sonrası ziyarete açılmıştır. İç bezemeleri ve rengarenk vitraylarla bezeli camlarıyla içinde ışık oyunları yapan bu kiliseyi de ziyaret ettikten sonra gezimizi noktalıyoruz. Yorulduk, şahane kareler çektik, birbirinden güzel mekanların yaşanmışlığına şahitlik ettik. Artık akşam yemeği öncesi bir kahve molasını hak ettik. Tabii ki adresimiz VELVET CAFÉ. Sımsıcak antika eşyalardan oluşan yaşayan dekoruna, ev yapımı un helvasına ve özel tasarım fincanlarda sundukları kahvelerini güler yüzlü personel eşliğinde sunmalarına bayılacağız. Çıkmadan en kısa zamanda bir daha gelelim planı bile yapabiliriz.

Evet Balat’ta bir günü birlikte paylaştık. Kelimeler ve fotoğraflar anlatmaya, o ruha dokunmaya yetmeyebilir. Burada sizinle ayrılıyoruz
artık. Ben şimdi akşam yemeği için Sevgili Ezel AKAY’ın işlettiği mezeleri ve kuru eti nefis ötesi olan AGORA MEYHANESİ 1890’a gidiyorum. Bir sonra ki rotamızda görüşmek üzere sevgiyle kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner23

banner24