Online alışverişin hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldiği bu dönemde, çoğumuz zaman zaman sipariş ettiğimiz ürünün beklediğimiz gibi çıkmadığına tanık oluyoruz.

Ekranda harika görünen bir elbise eve geldiğinde farklı bir renkte olabiliyor, ya da yeni alınan bir ev eşyası birkaç kullanımda bozulabiliyor. Sadece internetten değil, mağazadan yüz yüze satın aldığımız ürünlerde de belirli bir süre geçtikten sonra ortaya çıkan bozukluklar, eksiklikler ya da işlev kayıpları tüketici olarak bizi mağdur edebiliyor.

İşte tam da bu noktada, “ayıplı mal” kavramı devreye giriyor. Beğenmediğimiz ya da kusurlu çıkan ürünler karşısında ne yapacağımızı bilmek hem zaman kazandırıyor hem de hak kaybının önüne geçiyor. Peki ama nedir bu “ayıplı mal”? Hangi durumlarda iade, değişim ya da onarım isteyebiliriz? Tüketici olarak hangi haklara sahibiz? Ayıplı mal, beklenen özellikleri taşımayan, söz verildiği gibi olmayan veya kullanım amacı bakımından işe yaramayan ürünler için kullanılan bir terimdir. Kısaca söylemek gerekirse: ürün bozuksa, eksikse ya da yanlış şekilde teslim edildiyse, o mal “ayıplı” kabul edilir. Ayrıca belirtmek gerekir ki; ayıp, her zaman dışarıdan hemen görülen bir kusur olmak zorunda değildir. Bazen kullanıldıkça fark edilen gizli ayıplar da olabilir. Kısacası bir malın ayıplı mal olduğunu belirleyen belli başlı ölçütler vardır; Yasaya göre bir malda ayıp sayılabilecek durumlar şunlardır: Malın sözleşmede belirtilen özellikleri taşımaması, Tanıtımda vaat edilen niteliklerden farklı olması, Satıcının söylediğinden farklı çıkması, Kullanım amacına uygun olmaması, Eksik teslim edilmesi.

AYIPLI MAL DURUMUNDA TÜKETİCİNİN HAKLARI

Bir ürün ayıplıysa, yani kusurluysa, tüketici olarak yasal haklarınız var. Bu haklar sayesinde mağdur olmadan ya da zarar görmeden sorunu çözebilirsiniz. Tüketici olarak ayıplı bir ürünle karşılaştığınızda aşağıda sayacağımız dört haktan yararlanabilirsiniz. Ancak bu haklar sınırsız bir süre için geçerli değildir. Kanunda belirlenen süreler ve bazı şartlar vardır. Bunlar hak kaybına uğramamak için dikkat edilmesi gereken noktalardır. Alıcıya kanunen yüklenen külfetler, satılanı gözden geçirme ve varlığı iddia edilen ayıpları satıcıya bildirme yükümlülükleridir. Alıcı, satın aldığı malı gözden geçirmek ve herhangi bir ayıbı fark etmesi durumunda da bu ayıbı en geç 30 gün içinde satıcıya bildirmekle sorumludur. Bu bildirime “ayıbın ihbarı” denir. Peki bu bildirimi nasıl yapmalıyız?

• Bildirimi yazılı yapmanız (mail, mesaj, ihtarname vb.) tavsiye edilir. • Satıcıyla yapılan sözlü görüşmelerin kanıtlanması zordur, önerimiz aldığınız ürünlerin fişlerini faturalarını varsa senetlerinin nüshasını saklamanızdır. • Bu bildirimin ayıbın fark edildiği andan en geç 30 gün içinde yapılması gerekmektedir.( Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2014/34356 K. 2015/26506 T. 07.09.2015) Ayrıca alıcının ayıbı bilmemesi gerekir. Alınan üründe alım sırasında gerekli gözden geçirme, muayene yapılmalıdır. TBK m. 222’ye göre “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur”.

Kullanabileceğiniz haklara geçmeden önce, bu hakları ürünü teslim aldığınız tarihten itibaren ne kadar süre içinde kullanmanız gerektiğine değinelim. Çünkü yasal olarak belirlenmiş belli zamanaşımı süreleri vardır.

Ticari satışlar bakımından bildirim süresine ilişkin düzenleme, TTK m. 23’de yer alır. Buna göre, “malın ayıplı oldu ğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki (2) gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz (8) gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.” Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 231. Maddesine gidilir. MADDE 231- Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmek le zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Genel olarak, satın aldığınız ürünü teslim aldığınız tarihten itibaren 2 yıl içinde satıcıya başvurmanız gerekir. Örneğin, 6 ay önce aldığınız buzdolabı arızalandığında, satıcı “geç kaldınız” diyemez çünkü yasal süreniz hâlâ devam eder. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, ayıbın türüne göre sürenin nasıl işleyeceğidir. Eğer ürünün ayıbı hemen fark edilen bir kusursa, örneğin koltuğun kumaşında yırtık varsa, bunu ürünü teslim aldığınızda ya da çok kısa sürede satıcıya bildirmelisiniz. Aksi halde, örneğin yırtığı 2 ay sonra bildirirseniz, hakkınızı kaybedebilirsiniz çünkü makul süre içinde bildirim yapmamış olursunuz. Öte yandan, ayıp gizliyse ve ancak kullanım sırasında ortaya çıktıysa, ayıbı öğrendiğiniz andan itibaren mümkün olan en kısa sürede (genellikle 30 gün içinde) satıcıya haber vermeniz gerekir

ALICININ SEÇİMLİK HAKLARI

Üründe bir ayıp varsa, tüketici olarak satıcıya başvurarak aşağıdaki dört hak arasından istediğinizi seçme hakkınız vardır: 1. Ürünü Ayıpsız Bir Benzeriyle Değiştirme Hakkı 2. Ayıp Oranında Bedel İndirimi Talep Etme Hakkı 3. Ücretsiz Onarım Hakkı 4. Sözleşmeden Dönme (Ürünü İade Etme) Hakkı Ayıplı bir ürünle karşılaştığınızda, satıcı sorumluluğunu yerine getirmiyorsa Tüketici Hakem Heyeti’ne ücretsiz olarak başvurabilirsiniz. 2025 yılı itibarıyla 66.000 TL’ye kadar olan uyuşmazlıklarda Hakem Heyeti yetkilidir ve başvurular e-Devlet üzerinden kolayca yapılabilir. Eğer tutar daha yüksekse ya da hukuki süreç karmaşıksa, bir avukattan hukuki destek almak hak kaybını önleyebilir. Unutmayın, bilinçli bir tüketici olmak, yalnızca alışverişte değil, hak aramada da cesur olmayı gerektirir.