Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte birçok şey yediden yetmişe hayatımızda yerini değiştirdi. Yetişkin bireyler olarak bizler bile çoğu zaman teknolojik aletlerin saatlerce esiri olurken çocuklarımız için daha da kötüsünün geleceğini fark edemeden; hayatımıza internet, şiddet eğilimli oyunlar, sosyal medya hesapları ve doğru kullanılmayan birçok sosyal mecra siteleri sinsi bir hastalık gibi kök saldı. Peki bizler bu süreçte neler yaptık, bu süreci nasıl yönettik gelin beraber inceleyelim.
Aile olmak, aile olabilmek...
Örnek bir aile olabilmenin önemini her geçen gün daha çok anlıyoruz. Çocuklarımızı yetiştirirken onları sağlıklı bir çatı altında yetiştirmek ve onların bir birey olduğunu unutmamak gerçekten çok kıymetli...
Gelişimini engelleyecek etkenler olmamalı. Özgüven eksikliği olan, kendini ifade edemeyen, soğuk ekrandan başını kaldırmayan çocuklarla, gençlerle yol almamız takdir edersiniz ki mümkün değil. Tehlike çanları çalıyorsa, aman dikkat! Tehlike çanlarını duyduğun an harekete geç ve lütfen çocuğun için doğru bildiğin yanlıştan vazgeç.
Geçmiş yıllara dönüp baktığımızda çocuklarımız kısıtlı imkanlarla büyümüştü ama sevgi dolu, samimi ve güvenli bir yaşam alanları vardı. Mesela benim çocukluğum sokaklarda geçmişti. İp atlayarak, yakar top oynayarak, saklambaç oynayarak mahalle aralarında koşturarak çocukluğumu geçirdim. Oyun arkadaşlarım vardı. Tüm oyun arkadaşlarımın adı dün gibi aklımdadır hala... Susadığımız zaman ya da acıktığımız zaman evimizin yolunu tutmazdık. Kimin annesi bize bir ikramda bulunmuşsa onu yerdik. Acaba bu yiyeceği yersem, bu suyu içersem başıma kötü bir şey gelir mi diye düşünmezdik. Çünkü bizler en temiz yılların çocukluğunu yaşadık. Ama şimdi öyle mi? Maalesef değil! Hepimiz çocuklarımızı gözümüzden sakınır olduk. Aman çocuğum kimsenin elinden bir şey yeme, aman kimseyle konuşma diye diye nesil yetiştiriyoruz. Peki bundan bir yirmi yıl sonra insanlık nereye gidecek, hiç düşündünüz mü? Her geçen gün korkularımız nedeniyle yozlaşan bir toplum oluyoruz ne yazık ki...
Ve böylesi endişeli, kaygılı ruh haliyle sağlıklı aile olabilmek gerçekten çok zor. Çocuklarımızı dışarıdaki tehlikelerden koruyalım derken evdeki en büyük teknoloji tehlikesine ittiğimizin farkında bile değiliz.
Çocuklarımızın ellerine verdiğimiz tabletler, telefonlar o an için durumu kurtarıyor gibi olsa da özü öyle değil işte. Çocuklarımıza en büyük kötülüğü yapan maalesef biz anne babalar oluyoruz. Sonra çocuğun elinden tableti, telefonu alamayınca da çocuğa internet bağımlısısın sen diyoruz. Her çocuğun kendine özel bir alanı elbette olmalı ama o özel alanda çocuğun gelişimini engelleyecek etkenler olmamalı. Özgüven eksikliği olan, kendini ifade edemeyen, soğuk ekrandan başını kaldırmayan çocuklarla, gençlerle yol almamız takdir edersiniz ki mümkün değil. Tehlike çanları çalıyorsa, aman dikkat! Tehlike çanlarını duyduğun an harekete geç ve lütfen çocuğun için doğru bildiğin yanlıştan vazgeç.
Bu anlamda bilinçli olan ve çocuğunu sevgiyle büyüten tüm ailelere sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Aile olmak kolay ama aile olabilmek meşakkatli bir iş. Aileyi aile yapan en önemli şey ise gerçek sevgidir.
Sevginin var olduğu ve ömür boyu o sevginin yaşatılacağı mutlu ailelerimiz olması dileğiyle sevgiyle kalın...