Doğduk, yaşıyoruz ve Allah ömür verdiği sürece var olma yolunda hayata tutunuyoruz.

‘’İnsanı yaşı değil, yaşadıkları olgunlaştırır.’’ derdi dedem.

Küçüktüm o zamanlar, anlamamıştım ne demek istediğini. Ta ki büyüme telaşından çıkıp elim ekmek tutana kadar… Gel zaman git zaman derken hayatın içinde buldum ben de kendimi herkes gibi. Gençliğin vermiş olduğu, kanımın kaynadığı zamanlar da oldu, kavgalarım da oldu, sevmelerim de oldu ve hatta vazgeçişlerim de oldu. Üzüldüklerim de oldu, üzülmediklerim de oldu. Yani bu hayatın hamurunun içinde kıvamımı bulana kadar birçok el tarafından yoğurulduğum sayısız günlerim oldu.

Ve şimdi iyi ki diyorum dostlarım, iyi ki… İyi ki yoğurulmuşsum ve bugünlerin hakkını layıkıyla veriyorum. İnsanoğlu dediğimiz canlı hayatın akışına kapılıp kendini kaybederken yaşamanın tadını alamadan ömründen gün eksiltiyor maalesef. Birileri hayatı nasıl yaşıyor bilmiyorum ama ben hayatı nasıl yaşıyorum gelin sizlerle paylaşayım dostlarım.

Her insanın mutlaka kusuru var. Benim de kusurlarım olmadı değil elbet, nihayetinde insanım. Şimdi

affınıza sığınarak beni ben yapan, Ümit ÖNER’ i ÜMİT ÖNER yapan nacizane önerilerim…

Ne yaşarsam yaşayım asla inandıklarımdan vazgeçmedim.

42 yıllık ömrümden sevgi ve saygıyı eksik etmedim.

Mevki, statü, unvan, etiket sahibi olan kişilere menfaatlerim ve çıkarlarım için hiçbir zaman el uzatmadım.

Umut ettiğim her şeyin peşinden koştum. Ve bugün,bir zamanlar umut ettiklerimin ekmeğini yiyorum.

Sizi siz yapan değerler olduğu gibi takdir edersiniz ki beni de ben yapan değerler var. O değerlerden en önemlisi vicdanım oldu. Geceleri başıma yastığa koyduğum zamanlarda şükürler olsun ki canım per perişan olmadı. İtiraf etmeliyim sevgili dostlar son bir yıl da uykusuz kalıyorum. Bunun sebebi ise Prenses Defne’mdir. O

Can kurban, babası kurban onun uykusuz bıraktığı gecelere…

İşimde elde ettiğim başarıyı hiç bir zaman sadece kendi başarımmış gibi sırtlanıp, ekip arkadaşlarımın hakkını yemedim. Çünkü biliyorum ki hiçbir başarı tek başına var edilemez.

Madde madde sıralasam bir ansiklopedi Ümit ÖNER önerileri yazabilirim ama daha fazla kelime kalabalılıklığı yapmayacağım. Size son cümlemle yeni Göktürk Dergisi sayımızda buluşmak üzere hoşçakalın diyeceğim.

Kendinizi dinlemekten, kalbinizi dünyanın kirliliğinden arındırmaktan yoksun etmeyin dostlarım. Mesela ben en son dün gece kendimi dinledim. Bir de aramızda kalsın canlar, ben bir kalbimi bir de sevgili eşim Çiğdem Hanım’ı dinliyorum. Onu dinlemek kendimi dinlemekten iyi geliyor. Çünkü onu dinledikçe sevgiye, aşka ve aile olmaya olan inancım daima filizleniyor.

Ümit’siz kalmayacağınız hayatı yaşamanız dileğiyle hoşçakalın…