-Yazdığınız kitaplarınız çok büyük ilgi görüyor bunu neye bağlıyorsunuz?

Ben yaşamın tam orta yerinden gelen, varlık kadar yokluğu da iyi bilen biriyim. Aynı zamanda uzun yıllar spor merkezleri işletmiş birçok spor dalında eğitmenlik yapmış kırk yıldır bir fiil spor yapan koçluk ve psikoloji eğitimleri tamamlamış uzman bir eğitmenim. Yapmakta olduğum kurumsal ve bireysel eğitimler kadar bireysel seanslarımda edindiğim tecrübeler doğrudan kitaplarıma yansıyor. Okuyucularım hayatın kendisini bulmakla beraber tecrübelerim ve seanslarımda edindiğim deneyimlerime de şahitlik ediyor. Dolayısı ile tüm bunlar okuyucu ile aramda güzel bir gönül bağı oluşturuyor.

-Son kitabınız Yaşam Enerjini Fulle çıktığı gün itibariyle gerek okuyucu gerekse yazılı ve görsel basın tarafından büyük ilgi gördü. Bu durum sizi nasıl etkiledi?

Yaşam Enerjini Fulle kitabımdan önce yedi adet kitap yazdım. Bunların her biri defalarca baskı yaptı. Ölünceye Kadar Ölümsüzsün isimli romanım yirmi iki baskı yaparak en çok okunan eserim oldu. Kitaplarımın gördüğü ilgi ve geri bildirimlerin vermiş olduğu mutluluğu kelimelere sığdırmak olanaksız. Tüm kitaplarım gibi Yaşam Enerjini Fulle isimli kitabımı da büyük bir titizlikle hazırladım. Bu kısa zamanda bu kadar ilgi görmesinin en büyük nedeni içeriği. İnsan beyninin nasıl kodlandığını, çocukluk döneminden bugünümüze neleri, nasıl taşıdığımızı, ebeveynlerimizin geçmiş ve bugünde hayatımızı olumlu ya da olumsuz nasıl etkilediklerini yazmakla birlikte tüm olumsuzlukların nasıl temizleneceğinin yollarını da anlattım. Bireysel seanslarımdan örneklere de yer verdiğim eserim aynı zamanda yaşam enerjimizi doğrudan etkileyen beslenmeden, egzersizden, uykudan, giydiğimiz kıyafetlerden düşünce sistemine, mevsimsel depresyondan doğru nefes alımına kadar onlarca konuyu da içermekte. Dolayısı ile okuyucu hayatını doğrudan etkileyen onlarca konu üzerine kolay uygulanabilen ve sonuçları kısa sürede görülebilen bir kılavuz edinmekte. Bu da Yaşam Enerjini Fulle kitabımın kısa zamanda büyük ilgi görmesini sağladı.

-Sizi zaman zaman Göktürk'te bulunan The Power Lab'da görüyoruz. Bunun nedeni nedir?

Ofisim Nişantaşı’nda olmasına karşın fırsat buldukça The Power Lab’a gerek antrenman yapmak gerekse sahibesi ile sohbet etmek için geliyorum. Geniş bir alanının olması kadar birçok antrenman seçeneğini de içinde barındırıyor olması The Power Lab’ı benim için tercih sebebi kılıyor. Hijyenin maksimum seviyede olması aydınlık ve havadar olması da ayrıca tercih sebebim. Bu zamanda sıcak samimi ve güler yüzlü insanlar bulabilmek çok zor. Burada sıcaklık, samimiyet, güler yüz her daim var. Göktürk'te oturuyor ya da çalışıyor olsaydım çok daha fazla zaman geçirebileceğim bir yer olmasına karşın Nişantaşı’ndan fırsat buldukça gelebiliyorum.

-Kırk yıldır sporun içindeyim dediniz insanların spor yapmaya zaman ayırmakta zorlandığı bir dönemde nasıl oluyor da bu kadar düzenli spor yapabiliyorsunuz?

Ben bahanelere inanmayan biriyim. İnsanın en büyük sermayesinin de en büyük gücünün de kendisi olduğuna inanıyorum. Bir diğer inandığım şeyse; insan inandıktan ve istedikten sonra her şeyi başarabileceğidir. Türlü bahanelerle kendimizi ihmal ediyor gençliğimizi işlerimiz ve türlü zorunluluklarla ayırarak hastalıklarla dolu bir yaşlılık yaşıyoruz. Herkesin varken sağlığına ve gençliğine yatırım yapması gerekir. Bunun için de düzenli beslenip düzenli uyuyup düzenli spor yapmalıdır. Ben de kendime yatırım yaparak bir fiil kırk yıldır spor yapıyor ve sağlıklı yaşıyorum. Lütfen bahaneleri ortadan kaldıralım ve kendimize yatırım yapalım. Sadece bahar geldiğinde değil her zaman sporu hayatımıza dâhil edelim.

-Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?

Bugün itibariyle hayatımıza sağlıklı yaşamayı ve spor yapmayı dâhil edelim. Bir gün The Power Lab'da hep birlikte spor yapıp sohbet edelim.