Heyecanlı, sürükleyici ve etkileyizi. ATV’nin sevilen dizisi Sen Anlat Karadeniz’deki Asiye karakteriyle dikkat çeken Öykü Gürman ile Göktürk Dergisi'ne özel röportaj yaptık. Oyunculuk performansıyla
büyük beğeni toplayan Gürman, en büyük tutkusu olan müzik ile de ilgilenmeye devam ediyor. Yeni albüm müjdesi veren Öykü Gürman, ‘’Sahnede olmak benim için ibadet etmek gibi güçlü bir bağ’’
diyor.
‘’GÜNDEM OLSUN GİBİ KAYGILARIM YOK’’
Sen Anlat Karadeniz yeni sezonuyla karşımızda. Set fotoğrafların çok güzel yorumlar alıyor. Set için şehirden kırsala geçiyorsun. Set ortamı nasıl? Hava değişimi etkiliyor mu?
Set ortamı gayet keyifli. Biz kocaman bir aileyiz. İşini severek yapan, aşkla yapan herkese sonsuz saygı duyuyorum. Karadeniz’in havasına alışmak gerçekten belli bir zaman alıyor, çünkü çok değişken yağmur yağarken bir anda güneş açabiliyor. Sonra bir rüzgar çıkıyor… Aslında Karadeniz’in ruhu da aynı havası gibi; çok sürprizli. Yeni sezonda çok heyecanlı, sürükleyici ve etkileyici. Sadece kışın dış
çekimler biraz zorlayıcı oluyor, soğuk ve uzun saatler. Fakat insan yaptığı işi sevince aslında hiçbir şey o kadar da zor gelmiyor diyebilirim.
İstanbul doğumlusunuz, 2014’te Urfalıyam Ezelden dizisinde yer aldınız şimdi ise bir Karadeniz dizisinde yer alıyorsunuz. Bu kadar yöreyi nasıl canlandırabiliyorsunuz?
Buna kesinlikle inanmak, samimiyet ve çalışmak olarak cevap verebilirim. Her şehrin kendine has bir dokusu var önce bu ruhun bu dokunun müziğini benimsiyorum, müzisyen olduğum için şarkı söylediğim için şive yapmak veya o karaktere bürünmek o yörenin o şehrin ritmini yakalamak, insanlarla bir arada olmak, halkın içinde olmak o ruhla birlikte daha kolay oluyor.
Sosyal medya paylaşımlarında doğallığınız dikkat çekiyor. Paylaşımlarım gündem olsun gibi kaygılarınız oluyor mu? Bu samimiyet nasıl gerçekleşiyor?
İnsanın önce kendi kalbine bakması gerektiğine inanıyorum çünkü insan kendi özüne bakarsa ve kendini ne kadar keşfederse güzel ve hakiki olan şeylerin sadece insanın kendi kalbinde olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple doğal olan şey özdeki enerji açığa çıkan bu aslında. Her zaman söylediğim bir şey var ‘Göz nasıl bakarsa öyle görüyor.’’ Gündem olsun gibi kaygılarım yok, ben zaten belli bir
duruşu olan biriyim. Nasıl hissedersem onu yaşıyorum ama sosyal medyada aktif olmak gerektiğine inanıyorum. Elbette hayranlarımla olan iletişimim çok gerçek, tamamen organik çünkü onları çok seviyorum.
Asiye karakteriyle uyuştuğunuz yanlar nelerdir?
Asiye de duygularını açıklıkla çekinmeden anında yansıtabilen birisidir. Deli dolu, coşkulu, dürüst, merhametli, vicdanlı, inançlı, sevgi dolu, heyecanlı, sadık ve iyi niyetli…
Asiye’yi yeni sezonda neler bekliyor?
Beklenmedik şeyler olabilir, sürpriz olsun.
‘’GÜNÜMÜZDE İYİ ŞARKI BULMAK ÇOK ZOR’’
Evlerinin Önü Boyalı şarkısıyla müzik piyasasında büyük yankı uyandırdınız. O zaman insanları yormayan bir müzikle belki de bir ilki başardınız. Neden müzik piyasasına bu şarkıdan sonra daha sıkı sarılmadınız?
Aslında sarıldım ama o kadar da iyi bir şarkı veya türkü bulamadım diyebilirim. (Gülüyor) Çünkü çok iyi bir şey yaptıktan sonra diğer yaptıklarınız ne kadar iyi olursa olsun o “en yüksekte” duran kabul görüyor. Diğer şarkılar binanın üzerine koyduğunuz tuğlalar gibi kalıyor. Hep o türkü üzerinden kıyasla hareket etmeyi doğru bulmuyorum, insan değişiyor, gelişiyor, yaşanmışlığı oluyor. Tecrübeleri ve
yenilik arayışı devam ediyor ve bu devam ederse ancak insan gelişme gösterebilir.
Bu zamana kadar içinize en çok sinen şarkı neydi?
Seni Ben Unutmak İstemedim ki, Yalan Gözlerin, Adı Yok Hala.
O zaman ki müzik piyasasıyla şimdi ki müzik piyasasını kıyaslar mısınız?
Şimdi her şey biraz daha hızlı, o zaman orta tempodaydı diyebilirim. Zaman geçtikçe daha da hızlandı yani bu demek oluyor ki şarkılar daha çabuk tüketiliyor.
Berk Flamenko müzik yaparak hayatına devam etme kararı aldı. Siz önümüzdeki günlerde nasıl tarz müzikler yapacaksınız? Kıpır kıpır bir pop şarkısı duyar mıyız sizden?
Berk çok evrensel bir insandır, dünya insanıdır. Müzik konusunda da felsefe tarih edebiyat konusunda da çok araştırmacı ve bilgilidir. Zaten üreten insan bu donanıma sahip olmak durumunda ama popüler kültür çok farklı. İnsanlara ulaşmak için başka bir hızda başka bir çaba gerekiyor sistem bunu aşılıyor sanki. Sadece kendi istediğinizi yapamıyorsunuz İnsanlara ulaşmak için dengeyi bulmak gerektiğine inanıyorum eğer söyleyecek sözünüz varsa anlatacak bir öykünüz varsa orta noktayı bulmanız lazım. Dengeyi bulmak lazım...
Günümüzde müzik piyasasının zorlukları nelerdir?
Günümüzde iyi şarkı bulmak gerçekten çok zor. Üretim şart. Artık herkesin bir kanalı var ve herkes zaten ulaştırmak istediği şarkıyı, sahip olduğu yeteneği kendi aracılığıyla kamuya açık hale getirebiliyor. Önceden klip çekmek, iyi bir şarkı bulmak, bunu aranje ettirmek daha ciddi bir maliyetti. Şimdi de müzik yapmak lüks aslında. Fakat şarkı iyiyse ortalama bir klip ile de tanıtabiliyorsunuz. Önceden illa klip çekmek gerekmiyordu ama Dünyada da Türkiye’de de bu böyle. Herkes şarkısını mutlaka bir kliple tanıtmak durumunda kalıyor. Müzik kulağa hitap eden bir şey ama yaşadığımız dönem müziğin göze de hitap etmesi gerektiğini öğretiyor bizlere. Sosyal medyanın müziğe olan etkisi, gençlerin artması, iyi bir şey fakat ‘’Tabii bu kadar çok sirkülasyon olunca gerçek olan, iyi olan acaba hak ettiği yerde durabiliyor mu? Ya da hak ettiği geri dönüşü alabiliyor mu? Yoksa bu kadar çokluk içinde kaybolup gidiyor mu?’’ sorularını sormak lazım.
‘’YILDIZ TİLBE’DEN 2 ŞARKI ALDIM, RAP YAPMAK İSTERİM’’
Rap müzik neden bu kadar atağa geçti?
Popüler müzik her zaman olacaktır ama rap müzik duyguların doğrudan açığa çıkması gibidir. Rap müzik dolambaçsızdır, bu da bir özgürlük alanı sağlamaktadır. Yeni nesil daha sabırsız ve çok hızlı, teknolojinin içinde doğdukları için bu hıza bu döneme en iyi ayak uyduran tür sanırım rap müzik. Çünkü özgür, farklı, yeni ve yenilikçi olmak istiyorlar, farklı olan fakrı yaratır.
Rap yapar mısınız? Beğendiğiniz rapçiler kimler?
Evet, elbette çok isterim. Ceza ve Sansar Salvo.
İleride flamenko müzik popüler olursa bu müzikal birlikteliği bitirdiğiniz için pişman olur musunuz?
Dünyada Flamenko zaten popüler bir müzik fakat Türkçe sözlü Flamenko yapmak zordur. Dinleyicinin de bu anlamda emek vermesi, yeniye açık olması gerekiyor. Bu bir kültürdür.
Albüm hazırlığındaymışsınız, nasıl bir albüm bizleri bekliyor?
Albümüm için şu anda 6 tane şarkım hazır. Set dışında boş kalan zamanlarımda kayıt yapmam gerekiyor, acele etmeden, içime sindirerek yapmaya çalıştığım bir albüm sürecindeyim. İki tane şarkı Karadeniz şarkısı olacak, Yıldız Tilbe’den 2 tane şarkı aldım, yetenekli birinin bana ulaştırdığı iki şarkının da peşindeyim. Sesime çok yakışacağını düşünüyorum.
Çok klasik bir sorudur fakat stabil olmayıp sürekli farklılık yaratan bir isimsin, idolünü çok merak ediyorum.
İdol olarak değil ama hayranlık duyduğum isimler var. Bu isimlerden bazıları: Barış Manço, Kayahan, Erkin Koray, Müzeyyen Senar, Neşet Ertaş ve Müslüm Gürses.
Sizin hayatınızda Yıldız Tilbe’nin yeri nedir?
Üretkenliğine, samimiyetine, sesine, insanlığına, zekasına, kalbine, ruhuna tüm samimiyetimle inandığım çok değerli biridir. Seviyorum kendisini.
‘’SAHNEDE OLMAK BENİM İÇİN İBADET ETMEK GİBİ GÜÇLÜ BİR BAĞ’’
Şarkıcılık mı oyunculuk mu? Her iki sektörde var olmanız size ne katıyor?
İkisini birbirinden ayıramam çünkü ikisi de kendimi özgürce ifade etmemi sağlayan sanat dalları. Ne mutlu bana ikisini de icra edebiliyorum, çok şanslıyım. İlk defa Urfalıyam Ezelden dizisinde oyunculuk tecrübem olmasına rağmen şarkıcı olduğum için başrol oyuncularının şarkı söyleyerek diziye ve oyunculuğa katkı sağlayabildiğini gösterdim. Belki de bu anlamda dizi piyasasında şarkı söyleyerek oyunculuk yapan ilk kişiyim. Sonra bir baktım herkes oynadığı dizide şarkı söylemeye başladı. 2014 yılından sonra bu daha da arttı.
Sahnede nasıl bir Öykü Gürman var?
Sahnede olmak ibadet etmek gibi çok güçlü bir bağ ve inanç benim için. Sahnede her kelimenin anlamını vererek her şarkıda bir öykü anlatmaya çalışırım. Dolayısıyla sahnede zaman zaman dramatik, zaman zaman eğlenceli, coşkulu ve hiperaktifimdir ama bu sevgiyi o anları yaşadığım için her zaman şanslı ve mutlu hisseden bir Öyküyüm.
Önümüzde Açıkhava konseriniz var, izleyiciyi neler bekliyor?
Adı üstünde Karadeniz gecesi, Karadeniz’in havası gibi değişken, insanı içten, cana yakın, enerji dolu, harika bir repertuvar ve akşam olacak. Kemençe şovu olacak, bunun dışında zaten sevenlerimle bir araya gelip hep birazdan şarkılar söylemek onların en çok beklediği an. O yüzden bir araya gelmek şimdiden çok heyecan verici ve etkileyici.
‘’ÇOCUK YAPMAYI ÇOK İSTERİM’’
Güzel bir birlikteliğiniz var. Tabii sosyal medyadan gördüğümüz kadarıyla. Fatih İçmeli ile ilişkiniz nasıl gidiyor? Aşkınızı ‘Gerçek sevginin ne olduğunu seninle öğrendim’’ cümlesiyle itiraf ettiniz. Gerçek sevgi nedir Öykü?
Gerçek sevgi insanın vicdanıdır içinde Allah korkusu olan biri sevdiği insanı üzemez ve beraber yol yürüdüğünüz kişi sizi kaldırabilecekse, taşıyabilecekse her ne olursa olsun iyi günde de kötü günde de aynı kararlılıkla ve dürüstlükle, bahanelere sığınmadan, menfaatsiz ve iyi niyetle yanınızda adam gibi durabilecekse bu sevgi gerçektir. Sizin mutluluğunuzdan mutluluk duyacak kadar sizi öncelik sırasına koyarak kendi kalbine ortak edebilen kişinin sevgisi gerçek sevgidir.
Birçok meslektaşın evlenip çocuk yaptı, siz böyle bir şey düşünüyor musunuz? Çocuk yapma hayalin var mı?
Elbette çok isterim ama nasip kısmet. Önemli olan her şeyin “ Hayırlısı”nı dilemek ve istemektir.
‘’DİZİMİZ KADINLARIN SESİ OLDU’’
Günümüzde kadına şiddet olayları gittikçe artıyor. Dizi sektörü kadına şiddet olaylarıyla ilgili nasıl bir farkındalık yaratabilir?
Artık tüm kadınlar sesini çıkarabiliyor, kapalı kapılar ardında veya toplum içinde yaşadıkları şiddetle tek başlarına mücadele etmek durumunda kalmıyorlar. Dizimiz adeta onların sesi oldu. Umut oldu.
Dizilerde kadına şiddet sahnelerinin yer alması çok eleştiriliyor. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Gerçek hayatta dizide olan şeylerden çok daha fazlasını ve kötüsünü yaşayanlar var.
Günümüzde birçok evlilik bitiyor. Sizce evliliklerin bitme sebebi nedir?
Şiddet ve sadakatsizliktir. Herkesin evlilikten ve ilişkiden beklediği şey başkadır. Karakterler başka, kültürler başka, eğitim durumu, ekonomik durum, gibi sebepler evliliği etkiliyor. Bunun bir formülü yok, ama sevginin çabuk tüketildiğini düşünüyorum. Sevginin ve bu bilişim çağında sosyal medya dünyasında herkes biraz daha tahammülsüz olmaya başladı. Bencil olmaya başladık. Bencillik de beraberinde ilişkiye, karşındaki kişiye emek vermediğiniz anlamına geliyor. Kimse sabretmiyor, birbirine karşı saygı duymuyor. Ahlak kavramlarının içi boşaldı. Egoizm ve menfaat üzerine kurulan ilişkiler gözlemlediğim kadarıyla belli bir zaman sonra zaten geçimsizlikle son buluyor. Burada sevgiden söz edemeyiz bile. En önemli şey saygıdır, karşındakine saygı duymuyorsan sevemezsin. Kendine güvenmiyorsan karşındakine de güvenemezsin. Hayatta bazı şeyler çok nettir. Karakterli, omurgalı olmak lazım. Nihayetinde herkes seçtiğini yaşar ve yaşantı sizi doğru yola götüren bir tecrübe, bir sınavdır.
Orman yangınlarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz, toplum olarak ne yapmalıyız?
Bildiğim kadarıyla, orman yangınlarının nedenleri arasında ihmal/kaza birinci sırada geliyor. Türkiye'deki yangınların yüzde 90'ından fazlasının insan kaynaklı sebeplerle meydana geldiği söyleniyor. Dolayısıyla yangınlarda mücadelede en önemli nokta yangın öncesinde alınacak tedbirler, yeterli teknolojik ekipman desteği, eğitimli personel, bilinçli vatandaş. Öte yandan yangından sonra imara açılma tartışmaları da hep gündemde. Orman alanları hiçbir bahane ve gerekçe gösterilerek imara açılmamalı.
Güzelliğinizi ve fit kalmayı neye borçlusunuz? Estetik var mı?
Teşekkür ederim, estetik yok. Cilt bakımına, beslenmeye ve spor yapmaya çok önem veriyorum. Fırsat buldukça boş günlerimde pilates yapıyorum. Cilt bakımına gidiyorum, beslenme ve uyku düzenli olduğu zaman fit kalabiliyorsunuz. Olmazsa olmazım su.