Konser öncesi basın mensuplarına konuşan Çakal, heyecan verici açıklamalarda bulundu:
“2030’dan geliyorum, sahneyi 2050’ye taşıyacağım. Z kuşağına ait bir genç tarafından böyle bir prodüksiyon yapılabildiğini göstermek benim için büyük keyif olacak.”
Ve o an geldi… Işıklar söndü, dev ekranlarda yıldızlar parladı. UFO şeklinde tasarlanmış özel bir platform, havadan ağır ağır süzülerek sahneye indi. Çakal sahneye adım attığında, yaklaşık 60 bin kişi çığlıklar ve alkışlarla karşılık verdi.
Seyirciler, dakikalarca süren tezahüratlar ve coşkuyla festivalin en unutulmaz anına tanıklık etti. Çakal’ın UFO’dan inişi, sadece müzik değil, aynı zamanda bir sahne sanatı ve prodüksiyon başarısı olarak hafızalara kazındı.
İstanbul Festivali’nin finalinde, genç bir sanatçının hayal gücü ve vizyonu, on binlerce insanın kalbine dokundu. Çakal, şarkıları kadar sahnedeki yenilikçi yaklaşımıyla da Türkiye’de rap müziğe yeni bir standart getirdi.
O gece Yenikapı’da olanlar, ileride arkadaşlarına gururla anlatacakları bir anı yaşadı:
“Biz, Çakal’ın UFO ile sahneye indiği o tarihi konseri izledik.”
Ecem Naz Tunca’dan:
Bu sahneye baktığımda fark ettim ki, izlediğimiz sadece bir rap konseri değildi. Çakal, gençliğin cesaretini, hayal gücünü ve sınır tanımayan enerjisini sahneye taşıyor. UFO’dan inişi, sahnedeki görsellik ve dinamizmiyle izleyiciye yalnızca müzik sunmakla kalmıyor; aynı zamanda “Biz ne kadar ileri gidebiliriz?” sorusunu sorduruyor. Bu konser, sadece bir müzik deneyimi değil; geleceğe atılmış cesur bir adım ve güçlü bir imza.